Yusuf Karaca; Sınırlar değil cepler kapatılsın!

 

Yeni Mesaj köşe Yazarı Yusuf Karaca bugünkü köşesinde " Sınırlar değil cepler kapatılsın! " adlı yazısını yayımladı.

Usta Kalem Yusuf Karaca bugünkü köşe yazısında şu ifadelere yer verdi:


Virüs değilse bile korku öldürecek insanları.

 Ekonomiler felç oldu. 

Dünya evde oturmuş, ölümü bekliyor. 

Kulaklar, çıkacak aşı haberinde... 

İtalya, AB üyesi olmasına rağmen Avrupa onu ölüme terk etti.

Avrupa'da panik daha büyük çünkü Avrupa'nın hafızasında, halen bulaşıcı hastalıklardan ölen milyonların izi silinmedi. Üstelik, Avrupa'nın nüfusu yaşlı... Virüs eğer yapaysa ki, benim bundan asla şüphem yok, AB  hedefte demektir...

İngiltere, AB'den ayrıldı.

İtalya yalnız bırakılmayı unutmaz mesela. İtalya'ya yardım eden ülkeler Çin ve Küba... 

Dünya virüsten önce ve virüsten sonra diye bir milada sahip artık. İran ve İtalya'nın en çok etkilen ülkeler olmaları, sıradan değil.

Küba, aşıyı bulduğunu söylüyor, bunu duyan yok. 

Neden?

İlle aşıyı bulan, mikrobu salan mı olmalı!

ABD korkusundan, kimse o aşıyı almaya yanaşamaz. Üstelik Küba, bunu parasız veriyor.

Trump, dünya ilaç devi Roche'ye teşekkür etti. 

Roche, aşıyı bulduğunu açıklamıştı. Fiyatına da "50 dolar" dedi. Roche'nin İsviçre'de olmasına bakmayın, ABD firmasıdır. Dünya Sağlık Örgütü, Roche'nin önünde saygıyla eğilir. 

Daha önce söylemiştim, DSÖ/WHO, NATO'dan sonra en etkin suç örgütüdür diye. 

Aşıdan hedefledikleri para, 20 trilyon dolardır. Bunun için önce ülkelerden para toplayacaklar. Tıpkı F-35 projesinde olduğu gibi paramızı alırlar ama o aşıyı bize vermezler. 

Üretmek için bir miktar peşinat isterler ülkelerden.

Sonra buna yanaşmayan ülkelerde, Korona'dan ölenlerin sayısını artırırlar. Bu kendi ellerinde zaten. O ülkenin ünlü kişilerine bulaştırırlar. Korku ve şantajla boyun eğdirirler. 

Bu işte en çok, Türkiye hedef alınacak.

Türkiye'nin ekonomisi zaten bitik. Türkiye'nin sağlık sistemi çökme noktasına gelmiş. Deprem olmadığı halde çöken binalar gibi korona olmadan da çökmemize az kalmıştı zaten.

Bir çok defa yazmıştım, Türkiye'yi kıtlık bekliyor diye hem de üç beş yıl önce. Ben savaş ve kıtlık bekliyordum. Çünkü olayların gidişatı, sorumsuz politikaların bizi savuracağı yer, belliydi. Ülkemiz üzerinde emperyal hesaplar da bunu gerektiyordu.

Şimdi, bütün bunlara bir de virüs eklendi.

Çin'de ortaya yeni bir vürüs çıktığı söyleniyor. Korona çıktığında, "bu bir demo virüs" demiştim. İnşallah, yanılırız. Eğer, bu yeni gelen virüs, herkesi öldürürse, belli ki küresel oligarklar dünya nüfusunu hedef almışlar.

Çin, bununla da başa çıkar, daha sonra gelecek virüslerle de... Çünkü Çin, robotları da tedavide kullanan bir ülke. 6 günde hastane yapan, o kadar nüfusu Korona saldırısından korudu. Çin'in nüfusa göre ölenler, bir şey değil.

Çin, dünyaya Korona yardımı yaparak, dünyadaki imajını da daha yükseklere çıkarıyor. ABD ise "virüs yayan mikrop bir ülke" olarak hafızalara kazınıyor. Hiç bir Hollywood filmi, onları temize çıkaramaz.

Bazıları diyorlar ki, ABD bunu yaptıysa neden kendileri de yakalanıyor. 

ABD'de fim biter mi!

Beyazsaray'da bile Korona çıkmalı ki, inandırıcı olsun. Algı için bunlar gerekiyor. Papa yakalanırsa şaşmayın. İran'ın Kum kentinde ortaya çıkmalı ki Şii dünya korksun. Kabe ibadete şok amaçlı kapatıldı.

Bu virüs, asla o sıcaklıkta yaşamaz. Camiler kapatılarak, korku egemenlğine boyun eğildi. Virüs var, önlem de olmalı, buraya kadar tamam. 

İyi de, virüsten sonra ne var!

Dünya bir yere götürülüyor, virüs bahane!

Türkiye ne yapmalı;

Ben yetkililerin yerinde olsam, akıllı telefonların hepsini toprağa gömdürürüm. Çipli kimliklerden hemen kurtulurum ve Atatürk'ün kurduğu AKP'nin kapattığı bütün aşı merkezlerini terkrar açarım. Bir şifre ile ceplerimizdeki kimlikler, silaha mı dönüşecek bilmiyoruz. 

Virüs çok "akıllı", akıllı cep telefonlarıyla yönlediriliyor olabilir.

Sınırlar değil cepler kapatıılsın!

5G incelensin, iklim silahlarıyla irtibatı araştırılsın.

Bu konuda bu kadar diyeyim!

ABD doları, "milli para" formulü ile ağır darbe alınca, doların sahipleri dünyayı virüsle hem terbiye ediyor, hem korkutuyor, hem de doların yerini alacak dijital dolara zemin hazırlıyorlar.

ABD, utanmadan virüsün kağıt paralardan bulaştığını iddia edebiliyor. 

Baş Hoca'nın ifadesiyle " ABD dünyayı eşek etmiş biniyor, at etmiş sürüyor". Bir Türk çıktı, dünyayı "eşek olmaktan" kurtardı. ABD önünde at gibi koşanlara da, diyecek bir şeyimiz yok.

ABD, Prof.Dr. Haydar Baş'ın "Milli Paralarla Ticaret" teziyle çöküşe geçti. Zararlarını yaydığı virüse  "aşı"  diye satarak karşılamak istiyor, bu bir. İkincisi, dijital dolara dünyanın geçmesi için, dünyayı korkutuyor.

"Korkmayın! Haydar Hoca'nız var" diyen sese, kulak verin. 

Dünya, kulak veriyor Türkiye'm sen de ver. 

Üç ay, Vatandaşlık Maaşı'na geçmek ne demek! 

Üç ay, faturaları devletin ödemesi ne demek!

Kapitalizmde böyle bir şey yok. Bunun adı Haydarizmdir. Ancak ülkeler bunu kapitalizmde kalarak, uzun süre verdiklerinde, mutlaka  batarlar. 

Dünya, "Haydarizm" derken, Türkiye "kapitalizm" diyor.

Dünya, "Milli Devlet-Sosyal Devlet" diyor, Türkiye'nin ne dediğini duyan varsa söylesin. Ha, haklarını yemeyelim, "elektrik faturalarını internetten ödeyebilir" diyor. ABD, ne mikropluk yaparsa yapsın, işi bitti.

ABD'den kastımız doların sahipleri... Yoksa ABD halkı bile onların elinde esir. Onları da, Haydar Hoca kurtaracak. Türk ne demek, dünyanın elinden ve dilinden fayda gördüğü insan demek. Atatürk'ten, dünya hep hayır gördü.

Ölümünde düşmanları bile ağladı. Dönemin ABD başkanı, en büyük arzum bu büyük insanla tanışmaktı diye ağladı. Şimdi komşunun bile bizden zrara gördüğü bir Türkiye, Atatürk Türkiye'si olabilir mi!