O'nun sahibi Allah'tır! Murat Çabas

UŞAK HABER - Yeni Mesaj köşe Yazarı Murat Çabas köşesinde " O'nun sahibi Allah'tır!" adlı yazısını yayımladı.

Usta Kalem Murat Çabas bugünkü köşe yazısında şu ifadelere yer verdi:

Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş'ın vefatı sebebiyle toplumun her kesiminden dünyanın dört bir yanından taziyelerini ifade edenleri Meltem Medya ekranlarında ve gazetemizde görüyorsunuz.

Hocam, onbinlerce insan yetiştirdi, milyonlarca insanın gönlünde taht kurdu.

Bir öldü, bin dirildi, on bin, yüz bin dirildi.

O'na düşmanlık edenler sevinemediler, hevesleri kursaklarında kaldı.

Dün bir Haydar Baş'la uğraşıyorlardı, bugün onbinlerce Haydar Baş'la uğraşmak zorundalar...

"O'na düşmanlık eden" derken, dilerseniz bunu biraz açalım.

Hatırlarsanız, BTP Trabzon İl Başkanı, sanayici Nihat Hekimoğlu'nun "Atatürk Vatandır" sempozyumlarında "Atatürk'ü kimler sevmez" başlıklı çok önemli bir sunumu vardı.

Sosyal medyada milyonlar izlemiş ve izlenme rekorları kırmıştı.

O sunumda ifade edilen Atatürk'ü sevmeyenler güruhunun tamamı Prof. Dr. Baş'ı da sevmeyenlerdir.

Atatürk, vatan olduğu için, bayrak olduğu için, birleştirici harç olduğu için, bu milletin kendisi, imanı olduğu için birileri tarafından sevilmiyordu.

Prof. Dr. Baş da öyle...

Yani Atatürk'ü sevmeyenler, ülkemiz, topraklarımız, kaynaklarımız üzerinde menfur hesapları olanlardı; milletimizi bölüp yok etmek isteyenlerdi.

Bugün Prof. Dr. Baş'ı sevmeyenler de öyle...

Bu açıdan bakıldığında Atatürk ve Hoca Atatürk Haydar Baş düşmanlarının asıl düşmanlığı Atatürk'ün ve Haydar Baş'ın şahsına değil, Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve Türk milletinedir.

Onlar vatanımıza, milletimize ve değerlerimize yapılan saldırılara karşı hep kalkan oldular.

Nereden ve ne şekilde bir şekilde saldırı olursa olsun, hiç tereddüt etmeden onlar buna karşı durdular, mücadele ettiler.

Biz de millet olarak zannettik ki bu saldırılar onlara yapılıyor.

Millet olarak, İstiklal Mücadelesi'nde, genç Türkiye Cumhuriyeti'nin yükselişinde Ata'mızın yanında olduk ama vefatından sonraki dönemde O'nun mirasına sahip çıkamadık.

Prof. Dr. Baş'ın, "Bugün başımıza hangi felaket geliyorsa Atatürk'e sahip çıkmayışımız sebebiyledir" sözlerini hatırlayın.

Milletimiz Atatürk'e en azından hayattayken sahip çıktı, bunun karşılığını, güçlü bir devlet, tam bağımsızlık ve hürriyet olarak aldı.

Fakat milletimiz Prof. Dr. Baş'a hiç sahip çıkmadı.

Vatanı ve milleti koruma mücadelesinde O'nu hep yalnız bıraktı.

O, bugün 4 milyar nüfusa sahip BRICS devletlerini dünyanın zirvesine çıkartan Milli Ekonomi Modeli'ni Türkiye için Türk milleti için yazdı.

İstedi ki, bu vatanda hiçbir aç ve yoksul kalmasın, milletin cebi para görsün, annelerimiz mağdur olmasın, çalışanlar açlık sınırlarında maaşa talim etmesin, köylü yeniden milletin efendisi olsun, kimsenin bir kuruş borcu olmasın, devletimiz dünyanın en güçlü devleti, milletimiz en zengin milleti olsun, bu topraklara ait kaynakları yabancılar hortumlamasın, Türk milleti bor zengini, altın, petrol, mermer zengini olsun...

Ama olmadı, milletimiz Prof. Dr. Baş'ın arkasında durmadı,

O'nu hep yalnız bıraktı. 

O, milletimizin bu sırt dönüşüne rağmen bir an bile milletine hizmet etmekten geri durmadı.

Bu kutsal mücadelesi uğruna iftiralara maruz kaldı, saldırılara uğradı, hakkında hukuksuzca dava süreçleri yürütüldü.

Ama O yılmadı, sonuna kadar mücadele etti, hukuktan zerre taviz vermedi, bütün bu mücadeleleri hep büyük bir zaferle kazandı.

Neden hep hukuk içinde kaldı, çünkü O'nun inancında milletin başında olması gereken lider tertemiz olmalıydı, hiçbir kire, pasa bulaşmaması gerekiyordu.

Kendisi hakka hukuka riayet etmeyen bir lider, milletinin hakkını hukukunu hiç koruyabilir mi?

Diğer bir sebep ise, O kendisinin ifadesiyle hayatını hep Allah'a hesap verme şuuruyla yaşadı.

Allah'ın huzuruna çıktığında hiç kimsenin hakkını üzerinde taşımak istemiyordu.

Tertemiz geldi, tertemiz yaşadı, tertemiz veda etti.

Ne kadar güzel, gıpta edilecek bir hayat...

O'na hayatı boyunca düşmanlık edenler, cenazesine de eziyet vermek istediler.

Türlü hileler tertiplediler.

Ama hepsi ellerinde patladı.

Artık Prof. Dr. Baş kınından çıkmış Zülfikar olarak Rabbiyle beraber...

Ama O'na düşmanlık edenlerin de her an ensesinde...

Şimdi onlar düşünsün.

Ne yaptılarsa mağlup edemediler Prof. Dr. Baş'ı...

Şimdi O'nun fikirleri kıtalar dolaşıyor, dünyada dengeleri değiştiriyor.

Sizin O'na yaptığınız bütün düşmanlıklar, O'nun ve fikirlerinin büyümesi için sadece gübre oldu.

Şimdi O'na yaptığınız düşmanlıkların bedelini daha ağır bir şekilde ödeme zamanı...

Yapılanların karşılıksız kalacağını mı zannediyorsunuz?

Allah'ın, İbrahim'ine zulmedenlere yaptığını görmediniz mi? Bir topal sinekle cezalandırdı.

Kabesi'ne saldıranlara ne yaptığını görmediniz mi? Ebabil ve ufacık taşlarla cezalandırdı.

Musa'sına zulmedenlere ne yaptığını görmediniz mi? Denizi kavuşturdu ve boğarak cezalandırdı.

Muhammed'ine (s.a.v), Ehl-i Beyt'ine düşmanlık edenlerine ne yaptığını görmediniz mi? Taclarını tahtlarını başlarına yıktı, dünyayı onlara dar etti.

Eden bulur.

Cenab-ı Hak, "Benim dostlarıma sataşana Ben harp ilan ederim" buyuruyor.

Artık yaptığınız düşmanlıklar konusunda muhatabınız Prof. Dr. Baş değil, O'nun sevgilisi olan Allah'tır.

Çok yakında neler olacak hepiniz şahit olacaksınız.

www.yenimesaj.com.tr