İstanbul Sözleşmesi Nedir? Neyi Amaçlar?
Kadınlara yönelik şiddet ve ev içi şiddeti hedef alan ilk Avrupa sözleşmesi olma niteliğini taşıyan Sözleşme, bugüne kadar Türkiye dâhil Avrupa Konseyi üyesi 20 ülke tarafından onaylanmıştır. Sözleşmenin giriş bölümünde şiddetin nedenlerine ve yol açtığı olumsuzluklara değinilmiştir. Sözleşme sadece kadınları kapsayan biçimde değil hem kadın hem de ailenin korunmasına yönelik hazırlanmıştır. Sözleşmenin amacı kadınları ve aile bireylerini şiddetten korumayı, kadına yönelik şiddet ve aile içi şiddeti kovuşturmayı ve önlemeyi, şiddet mağduruna ve failine destek politikalarını oluşturmayı amaç edinmiştir.
Sözleşme gereğince, Taraf Devletlerin tüm ilgili organlar, kurumlar ve örgütlerle işbirliği içende olması bir koordinasyon biriminin kurulması, şiddetle mücadele ve şiddetin her türünün önlenmesi için uygulanacak politika, önlem ve programların yerine getirilmesinde sivil toplumun da dâhil edilmesi, yeterli düzeyde mali kaynaklar ve insan kaynakları tahsis edilmesi öngörülmüştür.
Kadına yönelik şiddet çok ciddi bir insan hakları ihlalidir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, bu sorunu yaşama hakkının yanı sıra, işkence ile kötü muamele yasağı ve özel ve aile hayatına saygı hakkı kapsamında ele almıştır. Bu sorun çok yaygın ve geniş çaplı görülmektedir. Günde en az 12 kadının toplumsal cinsiyetle ilgili şiddet sonucu hayatını kaybettiği tahmin edilmektedir. Ailede birçok biçimde şiddet meydana gelmektedir: ev içi şiddet, fiziksel, duygusal, psikolojik, ekonomik şiddet, tacizkâr takip, cinsel taciz, kadın sünneti, zorla evlilik, zorla kısırlaştırma, nefret söylemi vb. Bu eylemler genellikle yetkili birimlere eksik bildirilir ve bildirildiğinde de mağdurlar ikincil mağduriyete maruz kalmaktadır. İstanbul Sözleşmesi'nin ve Avrupa Konseyi'nin amacı farklı çeşitlilikte gösterilen şiddetin önlenmesi ve mücadelesini amaçlamaktadır.
Sözleşme, tarafların her türlü şiddet eylemini ve ayrımcılığı önleyecek "gerekli yasal ve diğer tedbirleri" almasını zorunlu kılıyor, kadınları güçlendirecek faaliyetlerin yaygınlaştırılmasını istiyor. Sözleşmeyle birlikte taraflara, ulusal anayasalarına veya ilgili diğer mevzuata kadın erkek eşitliği ilkesini dâhil etme ve bu ilkenin uygulanmasını sağlama, kadınlara karşı ayrımcılığı yasaklama ve kadınlara karşı ayrımcılık yapan yasa ile uygulamaları yürürlükten kaldırma zorunluluğu getiriliyor.
Sözleşme hükümleri uygulanırken, "cinsiyet, ırk, renk, dil, din, siyasi veya başka tür görüş, medeni hal, göçmen veya mülteci statüsü" vb. kimlik özelliklerinin yanı sıra "cinsel yönelim" temeline dayanarak ayrımcılık yapılamayacağı vurgulanıyor. Devlet görevlilerinden ve kurumlarından sözleşmenin getirdiği yükümlülüklere uygun bir biçimde hareket etmeleri isteniyor. Taraflardan sözleşme hükümlerinin yerine getirilmesi için gerekli finansal ve insani kaynakları tahsis etmelerinin yanında, kadına karşı mücadelede aktif rol oynayan sivil toplum kuruluşlarının çalışmalarını desteklemeleri ve bu kuruluşlarla işbirliğine gitmeleri de isteniyor. Sözleşme mağdurlara haklarının ve menfaatlerinin anlatılması için destek hizmetleri sağlanmasını öngörüyor, hukuki yardım ve ücretsiz adli yardım sağlanmasının da önünü açıyor.
Özetle İstanbul Sözleşmesi, her türlü aile içi şiddetin sonlandırılmasını ve aile dışında ise kadınların maruz kaldığı her türlü şiddetin sonlandırılmasını amaçlamaktadır. Tabi ki hiçbir sözleşme veya kanun tek başına sihirli bir değnek gibi şiddetin önlenmesini sağlamamaktadır. Temel amaç toplumsal bir bilinç oluşturarak şiddetin önlenmesini sağlamak olmalıdır.