Eğitim Sen Uşak Şubesi'nden 8 Mart Dünya Kadınlar Günü Açıklaması!
Eğitim Sen Uşak Şubesi Kadın Sekreteri Sevcan ÜNAL, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla Tiritoğlu Parkı önünde basın açıklaması yaptı. Gerçekleşen basın açıklamasında Ünal, kadınların maruz kaldığı şiddet ve eşitsizliğe karşı bir dizi talep sıraladı.
Eğitim Sen Uşak Şubesi Kadın Sekreteri Sevcan ÜNAL'ın yaptığı basın açıklamasına Eğitim Sen Uşak Şubesi yönetimi ve üyelerinin yanı sıra Tüm Emekliler Sendikası üyeleri de destek verdi. Ayrıca basın açıklamasına Eğitim Sen Uşak Şubesi Başkanı Deniz Ertunç'ta katıldı.
Eğitim Sen Uşak Şubesi Kadın Sekreteri Sevcan Ünal yapmış olduğu basın açıklamasında şunları söyledi;
"KADINLAR KAZANACAK, EMEK KAZANACAK!
EŞİT VE ÖZGÜR BİR HAYAT İSTİYORUZ!
New York'ta bir tekstil fabrikasında yanarak hayatını kaybeden işçi kadınların ardından bugün, 164 yıl sonra da dünyanın her yerinde, ayrımcılığa, şiddete, eşitsizliğe, sömürüye, baskılara karşı verdiğimiz; eşitlik, özgürlük, emek, hak, adalet, barış, laiklik mücadelesi ve dayanışma için sesimizi, isyanımızı birleştirme ve büyütme hikayemizi yazmaya devam ediyoruz. Bugün benzer taleplerle tekstil fabrikasında hakları için direnen kadınların izinden gidenler olarak; onları saygı ve şükranla anıyoruz.
8 Mart, dünyanın neresinde olursa olsun kadınlara uygulanan sömürüye, ayrımcılığa, baskıya karşı yürütülen, kadın haklarının kazanılmasında verilen direnişin simgeleştiği bir mücadele günüdür. Eşitsizliğin, sınırsız tüketimin, sömürünün, yoksulluğun sistemleştiği kapitalizmin, kadın ile kurduğu "ucuz emek - kutsanmış annelik" ilişkisinin neoliberal politikalarla tüm dünyada yeni kölelik koşullarını dayattığı bu dönemde, kadının varoluş mücadelesi çok daha anlamlı bir hale gelmiştir.
Kadınlar, çalışma ve toplumsal yaşamda, toplumsal cinsiyet eşitsizliği ile karşı karşıya kalmaktadır. Herhangi bir sosyal güvencesi olmadan kayıt dışı olarak çalıştırılan kadınlar "ucuz emek gücü" olarak görülmekte, "eşit değerde işe eşit ücret"den yoksun bırakılmaktadırlar. Covid 19 pandemisiyle birlikte kapitalizmin yarattığı sorunlar derinleşmiş, pandemi kadına yönelik ekonomik, psikolojik, fiziksel, cinsel şiddeti, kadın bedeni, emeği üzerindeki sömürü ve baskıyı arttıran bir politikanın fırsatı haline getirilmiştir.
Ülkemizde özellikle son yıllarda kadınların toplum içindeki ekonomik, kültürel ve sosyal etkinliği siyasi iktidarın bilinçli politikaları ile sürekli azaltılmaktadır. Kadınlar, muhafazakar–feodal kültürün baskısı ile evine kapanmaya zorlanmaktadır. Bunun sonucunda kadınlar kamusal alandan, sosyal yaşamdan, üretimden uzaklaşmak zorunda kalmaktadır.Kadınların istihdam ve sosyal yaşama katılım oranlarında son yıllarda görülen düşüş bunun en açık göstergesidir.
Kadına yönelik şiddet de yaşamın tüm alanlarında yaygın olarak sürmektedir. Her gün en az 4 kadın katledilmektedir. Kadınlar en yakınlarındaki erkekler tarafından fiziksel, psikolojik, cinsel şiddete uğramakta son derece şüpheli ölümlerle yaşamları çalınmaktadır. Şiddet her kesimden, her meslekten, her toplumsal kesimden kadına karşı uygulanmaktadır. Cezasızlık, korumasızlık ve hukuksuzluk nedeniyle kadına yönelen şiddet konusundaki istatistikler, dünya genelindeki bir insan hakları felaketini ortaya koymaktadır. Kadınların insanlık dışı yöntemlerle, vahşice, toplumun, devletin gözü önünde öldürülmesi ve kadına yönelik şiddetin faillerinin, eril yargı ile "tahrik" adı altında indirimlerle serbest bırakılması, şiddeti ve kadın cinayetlerini körüklemektedir.
Kadını kontrol altına almayı hedefleyen, kamusal alandan uzaklaştıran sistem; üniversitelerde, Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Projesini toplumsal değerlerimize ve kabullerimize uygun olmadığı gerekçesiyle durduran, Türkiye'nin imzalamış olduğu ;Kadına Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Ortadan Kaldırılmasına ilişkin Birleşmiş Milletler Sözleşmesine ve Kadına Karşı Şiddetin ve Aile içi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin İstanbul Sözleşmesine karşı olan anlayışla kadına yönelik şiddet kışkırtılmaktadır.
Biliyoruz ki eşitlikçi yönetim biçimleri işlevsel kılınmadan ne kadın ne de toplum şiddetten kurtulacaktır. Bu nedenle ülkemizde kadını eşit ve özgür birey olarak gören yasal dönüşümler ve uygulamaların bir an önce başlatılması, eşitlikçi, demokratik, laik, yönetim biçimlerinin hayata geçmesi, kadın bedeni üzerindeki tüm söz ve karar haklarının kadına ait olduğunun kabul edilmesi ve siyasi iktidarların kadının bedeninden elini çekmesi gerekmektedir.
Taleplerimiz açık ve nettir:
*Kadınlar yönelik her türlü ayrımcılığı ve şiddeti önleyen yasal düzenlemeler acilen yapılmalı,İstanbul Sözleşmesi'nin tartışılmasına son verilsin, 6284 sayılı yasa etkin bir şekilde uygulansın,
* Kadın ve Eşitlik Bakanlığı kurulsun,
* Esnek-güvencesiz çalışma uygulamasına son verilsin,güvenli iş ,güvenli yaşam koşulları ve eşit işe eşit ücret sağlansın,
*50 çalışanın bulunduğu iş yerlerinde gündüz bakım evleri ve kapatılan kreşler açılsın,
* Kapatılan kamu kreşlerinin yanı sıra tam zamanlı, ücretsiz, nitelikli ve anadilinde hizmet veren kamu ve mahalle kreşleri açılsın,
* Doğum izinleri 24 haftaya çıkarılsın,
*Kadını eğitimden, istihdamdan, yaşamdan koparan, çocuk yaşta evliliklerin hızla artmasına yol açan 4+4+4 eğitim sistemi hemen iptal edilmeli,
*8 Mart kadınlar için ücretli izin günü sayılmalıdır.,
Kadınların eşit ve özgür olduğu, sömürünün baskının ortadan kaldırıldığı bir gelecek için, biz kadınlar;
Baskılara boyun eğmiyor,yeryüzünün her yerinde direniyor,yeniden diriliş tarihi yazıyoruz!
Örgütleniyor,özgürleşiyor,özgürleştiriyoruz!
Yaşamlarımıza,emeğimize,bedenimize,kimliğimize sahip çıkıyoruz!
Şiddete,tacize,tecavüze,eşitsizliğe,ırkçılığa,eşitsizliğe karşı birlikte direniyoruz!
Doğamıza ,toprağımıza,yaşam alanlarımıza sahip çıkıyor;doğa benim ,yaşam benim,ben kadınım diye haykırıyoruz!
Laik,özgür,eşit ve barış içinde bir dünya örgütlüyoruz!
Tüm kadınları, gökkuşağı gibi tüm renklerimizle bir arada olmaya, haklarımıza ve yaşamlarımıza sahip çıkmaya çağırıyoruz.
Evde, işte, okulda, tarlada, fabrikada, atölyelerde, emeği ve hakları için mücadele eden tüm kadınların 8 Mart mücadele gününü kutluyoruz.
SÖYLECEK SÖZÜMÜZ, DEĞİŞTİRECEK GÜCÜMÜZ VAR!
YAŞASIN KADIN DAYANIŞMASI"