Başkan Gülay Danacı; ‘’Osman Erendoruk’u Rahmet ve Şükranla Anıyoruz’’
Kalp yetmezliği sebebiyle 19 Ekim 2006 yılında hayata veda eden Osman Erendoruk'un ölüm yıldönümünde tüm Türkiye, Balkanlarda ve tüm Türk dünyasında saygıyla anılıyor.
İzmir Balkan Göçmenleri Kültür ve Dayanışma Derneği Uşak Şube Başkanı Gülay Danacı, bugün yapmış olduğu yazılı basın açıklamasında; ‘’Bulgaristan Türklerin haklarını savunmuş, ömrünü eşitlik ve özgürlük davasına adamış öğretmen, yazar ve şair Ömer Osman Erendoruk’u aramızdan ayrılışının 17. yıldönümünde Rahmet ve Şükranla anıyoruz’’ ifadelerini kullandı.
Başkan Gülay Danacı yapmış olduğu açıklamasının devamında;
1934 yılında Kırcaali’nin Koşukavak kasabasının Karakuz Köyü'nde doğdu.
1955'te Türk Pedagoji Okulu'ndan mezun oldu, 1980'e kadar 24 yıl Türkçe öğretmeni olarak çalıştı, Türkçe gazete ve dergilerde şiir ve hikâyeleri yayınlandı.
Totaliter rejimin Türk halkına uyguladığı eritme politikalarına şiddetle karşı çıkanların başında gelenlerden milli duyguları güçlü olumsuzluklara tepki gösteren isyankâr bir öğretmen ve şairdir.
Yıllar birer birer geçip giderken, Bulgaristan Türkleri ’ne yapılan zülüm de artıyordu, öğretmen Ömer Osman totaliter rejimin Türk halkına yapılan zulmü, vahim olayları kaleme alır. İhbar edilir ve henüz baskısı yapılmayan kitapları: 'Uçurum! (Roman), 'O Kuş Örüyor' (roman), Garip Milyon' (roman), 'Buruk Acı' (roman) ve 'Bebek' (piyes),'Fısıltı' (Öyküler) güvenlik görevlilerin eline geçmiştir. Güvenlik görevlileri tüm eserleri ve bunlardan başka eline geçirdiklerini yok eder.
Ömer Osman bu olaylardan sonra 1980 yılında tutuklanır, beş yıl ağır hapis cezasına çarptırılmıştır, üç buçuk yıl Eski Zağra ceza evinde, 1985’te altı ay Belene Ölüm Kampı'nda tutuklu kalır ve 1989 yılına kadar Roman kasabasına sürgün edilir.
O günleri güçlü bir önseziye sahip şair Ömer Osman ‘’SOS veya Üçüncü Mezar’’ destanında şöyle ifade emektedir:
Türkçe söylemek yasak, Türkçe yürümek yaya
Türkçe işitmek yasak, Türkçe bakmak dünyaya
Türkçe sevinmeyecek, Türkçe gülmeyeceksin
Alnından akan teri Türkçe silmeyeceksin.
Türkçe bağlamak yasak ayakkabı bağını,
Türkçe ayırmak yasak solunu ve sağını,
Sofranda ekmeğini Türkçe dilmeyeceksin,
Türkçe yaşamayacaksın, Türkçe ölmeyeceksin.
Tek suçu bu ülkede Türk doğmuş ve Türkçe yazı yazmasıydı.
Bulgaristan’da o ıstırap dolu günlerde, kelepçeli ellerle haykırırken bile şair Ömer Osman Erendoruk’un Allah sevgisi, Türklük ve anadili Türkçe sevgisi her şeyden üstündür.
Seciyem
‘’Yüreğim korumayı başardığım tek varım,
Allah’ım var içimde, Türklüğüm, Ana dilim.
Onlar benim düşmana yol vermeyen duvarım,
Yürüdüğüm tek yolu aydınlatan kandilim.
Ölüm Bile
Ölüm bile alamaz elimden ölüm bile
Allah’ımın, Türkçe’min, Türklüğümün yerini’’
Ömer Osman ve ailesi 10 Haziran 1989 sınır dışı edilir ve çok sevdiği Anavatan Türkiye Cumhuriyeti'ndedir.
Ömrünün sonuna kadar İstanbul’da ikamet eden Ömer Osman Erendoruk huzur içinde öğretmenlik hayatını, yaratıcılığını sürdürdü ve değerli şiir ve roman kitaplarıyla okuyucularını sevindirdi.
Kalp yetmezliği sebebiyle 19 Ekim 2006 tarihinde vefat etti.
Ömer Osman Erendoruk Eserleri
1-Yaralı Güvercin
2-Bırak Kocamı
3- Buruk Acı
4- S.O.S. veya Üçüncü Mezar
5- Ölmeden Ölmek
6- Sabır Duası
7- Dilim Dilim Yürek
8- Uçurum
9- Buram Buram Yalnızlık
10- Ağlatmayan Çocukları
11- İzmir Sokakları
12- Bir Başkadır Bizim Eller
13- Istırap haneden Mektuplar
14- Taşlaşan Çocuk
15- Son Gece
16- İçimizdeki İnci Taneciği
17- Toprağa Kan Düştü
18- Ağlatırsa Mevlam Yine Güldürür
19- Sevgi Kırıntıları Arıyorum Yollarda
Bulgaristan Türklerin haklarını savunmuş, ömrünü eşitlik ve özgürlük davasına adamış öğretmen, yazar ve şair Ömer Osman Erendoruk’u aramızdan ayrılışının 17. yıldönümünde Rahmet ve Şükranla anıyoruz.
Allah rahmet eylesin. Ruhu şad olsun.’’ İfadelerini kullandı.