Ali Gibi Yaşadı, Ali Gibi Öldü! Yusuf Karaca
Yeni Mesaj köşe Yazarı Yusuf Karaca bugünkü köşesinde " Ali Gibi Yaşadı, Ali Gibi Öldü! " adlı yazısını yayımladı.
Usta Kalem Yusuf Karaca bugünkü köşe yazısında şu ifadelere yer verdi:
Allah, ölümü ve hayatı yarattı.
Liderimiz, Prof.Dr.Haydar Baş öylesine büyük bir miras bıraktı ki, buna sahip çıkmak, hepimizin görevidir. Her birimiz, attığımız her adımı, "hocamız olsa ne yapardı" düşüncesiyle atacağız.
Fert bazında her birimiz şöyle düşünmeliyiz;
Hocam olsa, bizden ne isterdi?
Hocam olsa, nasıl davranırdı?
Ne yaparsak, hocam gibi davranmış oluruz.
Bugüne kadar yazdığım yazılarda, aklımda hep bunu tuttum.
Ben iyi bir yazar olmasam da, iyi bir okurum.
İcmal , Öğüt dergilerini okuyarak geçti, gençliğimiz. Ayrıca her türlü karşı fikri okurum. Türkiye'nin, bilinen bütün köşe yazarlarını okurum.
Fakat bütün bunların hepsi bir yana, Prof.Dr. Haydar Baş'ın eserlerini ve davranışlarını okurum. O, öyle bir eserdi ki, her bir tavrı, size başka bir şey öğretir. Haydar Baş eleğinden çıkanları, köşeme taşımaya çalışırım.
Dünyadaki gelişmeleri, onun gözüyle okurum.
Devleti ve devletleri okurum.
Bu konuda, tevazu göstermeyeceğim. Çünkü bu bir ilim ve ben bu ilmi üstadımdan öğrendim. Türkiye ve dünya, Baş tezleri uygulamak zorunda. Bu tezin dünyada bir tsunami yaratacağını, ta ilk günler söylemiştim.
Bugün o tsunami, Türkiye'nin kapılarını zorladı ve hatta kapıyı yerinden söktü. Hayatta iken çalmak istediler olmadı. Onun ortadan kaldırılması girişimleri, sebepsiz değildi. Kavga içine çekme tezgahları, hep bu nedenleydi.
Bir güç, ondan kurtulmak istedi.
Haydar Baş ABD'yi batırdı!
Dolarını, 5 para etmez durama soktu.
Dünyayı "milli para" formulü yanına çekti. Dolar rezerv para olmaktan çıktı. Doları ordusuyla koruyan ABD, yediği tokadı unutmadı. Neden "milli para" formulünde Rusları ikna etti sanıyoruz.
ABD'nin doları ile oynayan, bedeli öder.
Bu bedeli, Türk devleti ödemesin istedi. Rusya ve Çin'in "milli paralarla ticaret" ipini göğüslemesi, enazından bu konuda Türkiye'yi hedef yapmaktan korudu. O, ülkesini koruma adına kendini feda etti.
Hiçbir neden yokken, pasaportu iptal edildi. Gerekçe olarak "dosya kayıp" dendi. Sonra, uyduruk deliller ile ve dünyada eşi benzeri görülmemiş hukuk ihlaleriyle, içeri tıkılmak istendi.
Herkesin "Hocaefendi" dediği dönemde O, "hain" dedi nursuza.
"İslam içine sokulmuş truva atı" diyerek bütün bir mileti ve devleti uyardı, dayanılmaz acılar yaşattılar. İnanılmaz "vergi cezaları" ve FETÖ baskınları yedi. O, doğru bidiği yoldan hiç vazgeçmedi.
"Allah belanı verir, sen kimsin lan!.." diye, AKP elbisesi altındaki FETÖ'ye meydan okudu. Hukukun dışına bir harf çıkmayan bu insana, hiç bir ceza veremediler. Dava tutanakları 40 bin sayfayı geçti. Bütün bir ömrü, mahkeme koridorlarından geçti.
Çok defa yazdım, NATO Türkiye'nin sokaklarına bile hakim diye. "Tarikat-cemaat" görünmlü İngiltere,ABD kontrolündeki yapıların hedefi oldu, Türkiye'nin bu tek bağımsız milli dindar adresi.
ABD ajanlarını kendi mahallenizde ve hatta kendi binanızda mutlaka bulursunuz. CIA diye yazılır, FETÖ diye okunur. Virüs olarak her yerde, halen tehlike saçıyorlar. Halidi çatı virüsü ise 2.Mahmut döneminden beri Türkiye'nin ciğerlerinde dolaşır. O, bunların hepsinin hedefinde biriydi.
Bir aydan fazla dışarı çıkmayan bir insana "korona" bulaşmışmış!
"Türkiye'ye korona geldi" denildiğinde, "koronadan ölmeyeceğim" demesi ve "bizden kimse koronadan ölmeyecek Allah'ın izniyle" öngörüsü, benim için yeterli. Koronadan ölünecek gibi de önlemler alması ve aldırması, herkesi uyarması, tam da onun tedbirci ve devletçi yaklaşımına örnektir.
Devletin aldığı önlemlere harfiyen uyulmasını istedi.
"Aileden 8 kişi de korona çıktı" yalan haberleri veya mide kanamasından ölen Mustafa Er'i "damat" olarak ve de "koronadan öldü" diye servis etmek, doğrusu masum sıradan şeyler değil. Öyle olmalı ki "Haydar Baş koranadan öldü" iddiası zihinlere kazınsın.
Vefat olayından sonra, aziz naaşını kaçıranlar, neyi kaçırmak istediler. Yaramız kanıyor, kabuk bağlasın, ileride konuşuruz. "Katil mutlaka cinayet mahalline döner".
Biz acımızla ve yasımızla boğuşurken, cinayet mahalline dönen FETÖ'cü ve Atatürk düşmanı hesaplar, hangi gizli servislerin içerdeki ajan faaliyetini yerine getiriyorlardı.
Tezleriyle dünyayı değiştiren, küresel hesapları bozan, taşları yerinden oynatan Haydar Hoca, kilitli odalarda, ailesinin sokulmadığı, korumalarının devre dışı bırakıldığı, kendi doktorlarının giremediği bir ortamda, nasıl vefat etti:
Kalp krizi!
Kalbinde bugüne kadar, hiç sorun yaşamamış, oldukça sağlam bünyeli bir insan için, gelde inan!..
Elin ülkesinde neler döndüğünü, bu köşede çok defa yazan bir insan olarak söylemek isterim ki, ben işin bir tek kader boyutuna inanırım. Ali ahlaklı adam, Ali kaderiyle çekildi aramızdan...
www.yenimesaj.com.tr