Soma'yı Unutmadık

Soma'da 13 Mayıs 2014’te hayatını kaybeden 301 madencinin 500 yetim bıraktığını biliyor musunuz? Yetimin ahının bir toplumu kahredeceğini biliyorken, 500 yetime sağır kalmak nasıl bir cinnettir! Biz çocuklarımızın yanına bir saat geç gitsek, bin nazını çekeriz de, o 500 evlat, mahşere kadar babasız kalacak, bunu düşünebiliyor muyuz? Biz nasıl da merhametimizi, imanımızı, kendi sapık ideolojilere peşkeş çekmişiz.Aman ya Rabbi!Ölümden korkuyoruz bir de? En büyük acziyetimiz de kendimizi yaşıyor sanmamız.

Soma'da ölen 301 madencinin 500 yetim bıraktığını biliyor musunuz? Hani adını andığımız zaman, bize Müslüman desinler diye binbir şekle girip, en hakikisinden, en uzunundan salavat getirdiğimiz Peygamberimizin, "Ben onların hakkını vermek için gönderildim" diye buyurduğu yetimler... Hani bizi yaratan Rabbimizin, âlemleri yüzüsuyu hürmetine yarattığı yetim... Hani başını okşamamızın bile, cehennemden azad olmamıza vesile olacağı yetim... Biz Soma'yı unuturken, Rabbimizi unuttuk, Kitabımızı unuttuk, Peygamberimizi unuttuk, biz insanlığımızı unuttuk! Yetimin ahı bu olsa gerek.

Soma'da ölen 301 madencinin, 500 yetim bıraktığını biliyor musunuz? Biz Soma'da insanlığımızı yetim bıraktık. Artık hiçbir şey bizi üzmüyor, hiçbir olay bizi şaşırtmıyor, hiçbir acıyı hissedemez olduk. Maalesef beşeri menfaatlerimiz söz konusu olmadığında, hiçbir haksızlığa karşı çıkmıyoruz.Sanki Soma şehitlerine, onların yetimlerine, sahip çıkmadık diye, onların helal lokmaları için, çıkmak uğruna can verdiği, 500 yetim bıraktığı kömüre döndü, kalplerimiz.Bir karıncanın yuvasına yemek taşırken, ayağının aksamasına gözyaşı döken derviş ruhlu insanlar gitmiş, yerine kalpleri kömürleşmiş, bırakın karıncaya, yetime bile ağlayamaz hale gelmişiz.Biz hâlâ, "bize bir şey olmaz ki" diye kendimizi avuturken, bizde bir şey kalmamış.Şairin dediği gibi, "hayat süren leşler" olarak bizi kim diriltecek? 

Mazluma da mahzuna da, yetime de öksüze de, garibede fakire de sahip çıkacağımız bir nefes lazım. Bu nefes Ehl-i Beyt nefesidir. Bu nefes yetimlerin efendisi olan, âlemlerin sultanı (s.a.a.) Efendimizin nefesidir. O'nun Fâtıma'sı, Ali'si, Hasan'ı, Hüseyni'ne (a.s.) bıraktığı emanetin, buram buram gül kokusudur. Bu nefese ulaşmamız için tek yapmamız gereken, hakkımıza sahip çıkmak, hakkımızı bize teslim edecek olan, Ehl-i Beyt nefesiyle, "durun kalabalıklar, bu cadde çıkmaz sokak!" diyerek, doğru yola davet eden, bunun için çırpınan Prof. Dr. Haydar Baş  ve yetiştirdiği kadrosu ile beraber olmaktır. İnsanlık bu nefese, bu nefesin sahibi Prof. Dr. Haydar Baş'a, kurduğu Bağımsız Türkiye Partisine, O'nun çözümüne ve projelerine muhtaçtır. Hakkımıza sahip çıkalım ki, Hak bize sahip çıksın!