Bir gün Hüseyin (a.s.) Suffa'da yemek yiyen yoksulların yanından geçti. Yoksullar, onu yemeğe buyur ettiler.
Dedi ki: "Allah, büyüklenenleri sevmez." Sonra oturup onlarla beraber yedi.
Ardından onlara, "Ben, sizin davetinize uydum, şimdi de siz, benim davetime uyun" dedi. "Evet" dediler. Onları alıp evine götürdü ve eşine şöyle dedi: "Sakladığın şeyleri çıkar."
Asam b. Mustalik eş-Şami'den rivayet edilmiştir:
"Medine'ye girdim. Hüseyin b. Ali (a.s.)'ın fevkalade güzel görünümlü ve temiz olduğunu gördüm. Kıskançlığım içimde babasına karşı taşıdığım düşmanlığın ortaya çıkmasına neden oldu.
O değerli şahsın yanına gittim ve ona, "Sen misin Ebu Turab'ın oğlu?" diye sordum.
O, "Evet" dedi.
Ardından ona ve babasına kötü sözler söylemeye başladım. Ansızın onun, bana muhabbet ve şefkatle baktığını gördüm.
Bana şöyle dedi: "Euzü billahi mine'ş-şeytani'r-racim. Bismillahirrahmanirrahim. Özrü kabul edip bağışla, iyiliği emret ve cahillerden yüz çevir…"
Ardından şöyle dedi: "İşi kendin için kolaylaştır. Bana ve kendine Allah'tan af dile. Eğer yardım istiyorsan yardım edeyim. Bir şey bekliyorsan sana bağışta bulunayım. Hidayet olunmaya ihtiyacın varsa, hidayet edeyim."
Asam şöyle dedi: "Ben söylediklerimden dolayı pişman oldum. İmam (a.s.) benim pişman olduğumu anlayınca şöyle buyurdu:
"Önemi yok. Allah, seni affeder. Allah, merhamet edenlerin en merhametlisidir. Her ne ihtiyacın varsa, utanmadan iste ki, muhakkak giderilecektir."
Onun güzel ahlakının karşısında söylediğim sözlerden dolayı, yeryüzü bana öyle dar geldi ki, yerin dibine girmek istedim. Çaresiz, yavaşça onun huzurunda ayrıldım. İmam Hüseyin (a.s.)'ın beni görmemesi için halkın arasına karıştım ve öylece kayboldum.
Bu olaydan sonra benim için İmam Hüseyin (a.s.) ve babasından daha sevimli kimse yoktu." (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Hüseyin eserinden)
www.yenimesaj.com.tr
|