Atatürk’ün hazırlattığı hutbeler; 10. Hutbe: Namaz ve Hikmeti
Atatürk'ün hazırlattığı hutbelerden bugünkü yazı dizimize 10. Hutbe olan Namaz ve Hikmeti ile devam ediyoruz.
İşte 10. Hutbe Namaz ve Hikmeti:
"Ankebût 45: "Sana vahiy olunan kitabı oku, namazı dosdoğru kıl. Çünkü namaz hayâsızlığı, kötü işi nehyeder. Namaz kılmak, Kur'an okumak gibi Allah'ı anmaksa elbette sair ibadetlerinden büyüktür, faziletlidir. Allah işlediklerinizi bilir."
Ey cemaat-i Müslimîn!
Allah-u Teâlâ Hazretleri Kur'an-ı Kerim'inde namazın büyüklüğüne, faydalarına işaret etmek için buyuruyor ki:
"Ey Rasûl-i zişanım! Sana vahyolunan kitabı, Kur'an-ı Kerim'in ayât-ı beyyinatını oku. Namazı yol ve yordamıyla kıl. Şüphe yok ki namaz, fuhuştan, inkârdan alıkoyar; dinimize ve aklımıza göre çirkin ve kötü olan şeylere son verir. Daima Allah'ı hatırlamak elbette son derece büyüktür, Allah-u Azimüşşan sizin ne yaptığınızı, nasıl ibadette bulunduğunuzu bilir, amellerinize göre mükâfat verir."
Bir mü'min riyadan ve gösterişten uzak, edeplerini ve şartlarını yerine getirerek, boynu bükük bir halde ihlâs ve samimiyet içinde namazına devam ederse, kalbinde zikrullah nurları parlamaya başlar. Kalbinde Allah korkusu oluşur.
Kendisinde yüksek duygular meydana gelir. Böyle bir mü'min kendisini yaratan yüce Allah'a isyan edemez. Böyle bir mü'min birtakım kötülüklere, ahlâk dışı şeylere niyet edemez. Namazın verdiği manevi mutluluk onun için bir kurtuluş rehberi olur. Onu Hakk yoluna, fazilet sahasına götürür. Bunun için namaz Allah'ı anmaktır. Yani Allah'ı zikirden ibarettir.
Bu mânâda en büyük ibadettir. Rasûl-i Ekrem Efendimiz buyuruyor ki:
"Allah-u Teâlâ vakit namazı farz kılmıştır. Bir kimse güzelce, şartlarını yerine getirmekle abdest alır, vaktinde kılar, edeblerine ve erkânına dikkat eder rükûunu ve secdelerini tamamlarsa huşu ve alçak gönüllülükle vaktinde kılarsa Cenab-1 Hakk mü'mini affeder. Bir kimse böyle yapmazsa, bu mukaddes görevi hakkıyla yerine getirmeye çalışmazsa, onun için Cenab Hakk'in sözü vaadi yoktur. Cenab-ı Hakk dilerse onu affeder, dilerse azab eder.
Din kardeşlerim!
Namazın ne kadar ulvi ne kadar büyük bir ibadet olduğuna hiç şüphe yoktur. Öyleyse namazlarımıza dikkat edelim. Bu kutsal görevimizi yol ve yordamıyla huşû ve tevazu ile yerine getirmeye çalışalım. Böylece Allah'ımızın hesapsız lutuflarına, sayısız nimetlerine ulaşırız.
Bunların karşılığında şükretmemiz gerekmez mi? İşte namaz, şükrün bütün çeşitlerini içine alan bir ibadettir.
Eğer biz namaz kılmazsak, eğer kıldığımız namazların şartlarına ve farzlarına dikkat etmezsek, namaz gibi bir nimete karşı nankörlük etmiş oluruz. Cenab-ı Hakk hepimizi namaz farzını hakkıyla yerine getiren, salih kullarının topluluğuna dâhil etsin.
Nisa 103: 'Namazı bitirdiğiniz zaman Allah'ı ayak üzere iken, otururken, yanınız üzereiken anın. Mutmain ve emin olunca namazı dosdoğru kılın. Çünkü namaz mü'minin üzerine muayyen bir vakit ile farz olmuştur.'
Namazın sağlıklılar için ayakta kılınması emredilir. Ayrıca sağlığı bozuk olanlar, yataktan kalkamayanlar için de üzüntü yoktur. Onlar da yan üstü dönerek namazlarını kılabilirler. Bu kolaylıklar her zaman gösterilmiştir. Dinde zorluk yoktur." 431 (Prof. Dr. Haydar Baş Hoş Geldin Atatürk eseri sayfa; 695)
|